Temel ekonomi terimlerini öğrenme, ev maliyesini yönetmek veya araba kullanmak kadar önemliymiş gibi görünmeyebilir ancak aslında bu kavramlar daha da önemli olabilir: Dünya genelinde yaklaşık 1,4 milyar sürücü varken, dünya üzerindeki 8 milyar insanın tamamı ekonominin parçası. Ekonomi prensiplerinin insanların hayatlarının her bölümünü şekillendirdiğini kabul etmeliyiz.
Ekonomi, alım ve satım kararlarını nasıl ve neden verdiğimizi inceler. Ekonomimin dört temel kavramını (kıtlık, arz/talep, maliyet ve kazanç, teşvik ) anlarsanız, insanların ekonomik davranışlarını da anlarsınız.
Kıtlık
Kıtlık, herkesin az da olsa bildiği bir kavramdır. Kıtlığı doğrudan deneyimlememişsiniz de hayatınızda illa da bir şeyin eksikliğini yaşamışsınızdır mesela tatil günleri. Özünde kıtlık, kaynakların sınırlıyken isteklerin sonsuz olduğunu temel ekonomik sorunu ifade eder. Dolayısı ile bu sorun da insanları kaynaklarını verimli bir şekilde kullanmaları için akıllı seçimler yapmaya zorlar. Tabii, en önemli ihtiyaçlarını da karşılamak zorundadırlar.
İşte size basit bir örnek: Bir yılda bir tarladan alabileceğiniz buğday miktarı sınırlıdır. Dolayısı ile üreticilerin üretebilecekleri buğdaydan yapılan ürünlerin de sınırı vardır. Dolayısı ile tahıl barları ve şekerlemeler gibi farklı ürünler bu sınırlı miktarda olan buğday için rekabet eder.
Burada asıl soru şudur: Tahıl barları ve şekerlemeler için ne kadar buğday ayrılacağına kim karar veriyor? Bunun da cevabı; arz ve talebe dayalı bir piyasa sistemidir.
Arz ve Talep
Daha önce verdiğimiz örneği devam ettirsek: Eğer çokça insan tahıl barı satın almak istiyorsa, bu buğdaya olacak talebi arttırır. Bunun sonucunda buğday üreticileri buğdaylarını satarken daha fazla ücret alabilir ve daha fazla kar elde edebilir. Tahıllı bar üretmek de şekerleme üretmekten daha karlıysa ve birçok üretici ded tahıllı bar üretmeye başlar. Ancak bu da piyasa tahıl barı arzını yani varlığını arttıracağından, tahıl barının fiyatı düşer. Üreticiler de rakiplerinden daha fazla müşteri elde etmek için bir miktar kârdan feragat etmek zorunda kalır veya şekerleme üretimine geri dönebilir.
Sonuç olarak arz ve talep birbirini dengeler. Yani geçen yılın popüler ürünlerini bu yıl daha ucuza görürseniz şaşırmayın.
Maliyet ve Kazanç
Bu kavram, insanların aldıkları kararlarda sürekli olarak maksimum fayda etme isteklerinden gelen rasyonel seçim teorisiyle yakından bağlantılıdır. Fayda da maliyeti ile bağlantılı olarak değerlendirilir.
Tahıl barlarına olan talep yükselirse üreticiler daha fazla çalışan işe alıp almamaya karar vermek için fayda-maliyet analizi yaparlar. İşe aldığı çalışanların yaptığı işten daha fazla gelir elde edecekse personel sayısını artırmak mantıklıdır. Bu fayda-kazanç analizi tüketici için de geçerlidir. Çoğu insan, mağazadaki en pahalı ve en lezzetli tahıl barını satın almaz. Uygun fiyatlı olup lezzetli olanı alır.
Ancak birinin faydaları sürekli doğru öngördüğünü düşünmeyin. Örneğin, reklamlar insanların fayda analizini yanlış yapmalarına neden olabilir, çünkü reklamlar ürünü abartmalarlar.
Teşvikler
Arz ve talep dengesi üreticilerin tüketicilerin satın alınacağı malları üretmeye iter. Bu da üreticilerin daha yüksek fiyata satabilecekleri daha fazla mal üretmeleri için bir teşvik yaratır. Aynı zamanda, tüketiciler dee fazla harcamamak için bu malları daha idareli kullanma teşvikine sahiptir.
İş ortamında bir teşvik (mükafat) oluşturuyorsanız neyi teşvik ettiğinizi dikkatlice düşünmelisiniz. Örneğin, bir üretici günde en çok tahıl barı üretene ikramiye vermeye karar verse ancak tahıl barının boyunu belirtmese biri 40 g tahıl barları yerine 20g üreterek iki kat daha fazla 20 g tahıl üretebilir. Bu iç rekabet de dolayısı ile işletmenin kârına olmayacaktır.
Ancak iş hedefleriyle uyumlu teşvikler sağlarsanız olağanüstü faydalar görebilirsiniz. Performans ikramiyeleri, kar paylaşımı ve çalışanlara hisse sahipliği vermek oldukça popüler teşvik taktikleridir.
Ekonomi kederli bir bilim dalı mı?
İskoç yazar ve filozof Thomas Carlyle, ekonomiyi kasvetli bilim olarak adlandırmıştır. İnsanlığın, artan nüfus yüzünden doğal kaynak sıkıntısı çekeceği bir dünyada sıkışıp kaldığını ifade eder. Ama belki de durum anlattığı kadar kasvetli değildir.
Hadi, bu dört temel ekonomi kavramını ve gerçek hayatla nasıl iç içe olduklarını özetleyelim. İnsanlar genel olarak ödeyecekleri maliyete ve elde edecekleri faydalara göre karar verirler. Bireysel düzeyde ise insanlar kıtlığa ve teşviklere göre karar verirler. Bu kararlar da piyasada arz ve talep oluşturur. Bu umut verici ya da iç karartıcı bir unsur değil, doğal bir durumdur. İşler böyle yürür ve artık bunu daha iyi anlıyorsunuz.
Kaynaklar:
The powerful role financial incentives can play in a transformation, McKinsey
Why is economics called the “dismal science?”, Forbes